Nedirkibu.com da öğrencilerin online olarak internetten dersler hakkında bilgi alabilmeleri bazı konuları sayfalarımızda detaylı bir şekilde yayınlıyoruz. Ders notları kategorisinden sayfamızda paylaşılan ders özetlerine ulaşabilirsiniz.

5.Sınıf Ürettiklerimiz Ders Özeti ( Sosyal Bilgiler)




   SOSYAL BİLGİLER
4. ÜNİTE   : ÜRETTİKLERİMİZ KONU ÖZETİ

Ekonomik Faaliyetler

İnsanlar, yaşayabilmek için çeşitli işler yaparlar. Hayvanlardan ve topraktan yararlanırlar, ticaretle uğraşırlar veya çeşitli iş yerlerinde çalışırlar. Bunlara ekonomik faaliyet denir.
Bir bölgedeki ekonomik faaliyetleri o bölgenin coğrafi yapısı, yer altı ve yer üstü zenginlikleri, iklimi, ulaşım yolları belirler. Bölgede tarıma elverişli toprakların olması o bölgede tarım yapılmasına imkân sağlar. Bölgede yetiştirilen ürünleri de o bölgenin iklimi belirler, ekonomik faaliyetleri, ulaşım yolları, ticaret ve turizmi etkiler.
İnsanların geçimlerini sağlayabilmek için uğraştıkları ekonomik faaliyetler şunlardır: Tarım, Hayvancılık, Sanayi, Ticaret, Madencilik, Turizm, Ormancılık Ulaşım,Hizmet sektörü(bankacılık, eğitim, sağlık vb.) gibi ekonomik faaliyetler insanların geçimlerini sağladıkları başlıca iş alanlarıdır.
Toprağın ekilmesi ve işlenmesi yoluyla topraktan faydalanma işlerinin bütününe tarım denir.
Tarım denilince ilk akla tarla, bağ ve bahçe işleri gelir.Ancak hayvancılık ve ormancılık faaliyetlerini de tarım faaliyetleri içerisinde sayabiliriz.Bu faaliyetler sonucu elde edilen ürünlere tarım ürünleri denir. Tarım, ülkemiz için çok önemli bir geçim kaynağıdır. Ülkemizin kırsal kesiminde yaşayan bir çok insanımızın en önemli geçim kaynağıdır.
Ekonomide üç temel faaliyet alanı vardır.
Bunlar üretim,dağıtım vetüketimdir.
Üretim: İnsanların ihtiyaç duyduğu mal ya da hizmetin meydana getirilmesidir.
Buğday yetiştirmek, ekmek yapmak, mobilya yapmak birer üretim faaliyetidir.
Dağıtım: Ürünlerin tüketiciye ulaşması için üretildiği yerden malın alınıp satılacağı yere taşınması olayıdır.
Tüketim:İnsanların ihtiyaçları olan ürünleri satın alarak kullanması olayına tüketim adı verilir. Ekmek, makarna, peynir, sebze meyvelerin satın alınıp yenmesi, mağazalardan çeşitli giyim eşyası almak, mobilya ve beyaz eşya alıp kullanmak gibi faaliyetleri tüketime örnek olarak verebiliriz.
İhracat: Bir ülkenin ürettiği malları başka bir ülkeye veya ülkelere satmasıdır.
İthalat:Başka bir ülkeden mal getirme veya satın alma işidir.




BÖLGELERE GÖRE EKONOMİK FAALİYETLER

1. KARADENİZ BÖLGESİNİN EKONOMİK FAALİYETLERİ:
Dağlık ve engebeli bir yeryüzü şekline sahip olması, iç kesimlerle ulaşımın yeterince gelişmemesi gibi etkenler, bölge ekonomisini olumsuz etkilemiştir.
Karadeniz Bölgesi, her mevsim yağış aldığından bol yağış isteyen ürünler yetiştirilir. Doğal bitki örtüsü ormandır. Ormanların çokluğu, ağaçla ilgili ekonomik faaliyetlerin gelişmesini sağlamıştır.
Bölgede dağlar geniş yer kaplamaktadır. Bu yüzden Karadeniz Bölgesi'nde araziler engebelidir.
Bölgede dağlar denize çok yakın ve denize paralel uzanır. Bunların bir sonucu olarak kıyı ile iç kesimler arasında yetiştirilen tarım ürünleri arasında farklılıklar görülmektedir.
Taşkömürü, bakır ve linyit yatakları sayesinde madencilik gelişmiştir.
Bölgedeki halk çiftçilik, madencilik, balıkçılık yaparak geçimini sağlar. Orman ürünlerinin gelişmesiyle bu alana yönelik meslekler daha yoğundur.
Bölgeden, ülkemizden yetiştirilen ürünlerin;
^ Çayın tamamı,
^ Fındığın %83'ünü
^ Yeşil mercimek ve patatesin %50'ye yakını,
^ Mısırın %50'si,
^ Tütünün yaklaşık %15'i elde edilir.
^ Bu bölge ayrıca; ülke balıkçığında önemli bir yer tutar.
SEBZE VE MEYVECİLİK:
Karadeniz kıyılarında fazla yağıştan ve güneşli gün sayısının az olmasından dolayı sebzecilik fazla gelişmemiştir. Ancak Orta Karadeniz Bölümü'nde yükseltinin ve ılıman iklimin etkisiyle Bafra ve Çarşamba ovarlında sebzecilik yaygındır. Tokat ve Amasya'da elma, Doğu Karadeniz kıyılarında kivi ve mandalina az da olsa üretimi yapılan meyvelerdir.
Ekonomik değer taşıyan hayvanların üretilmesi, beslenmesi ve pazarlanması gibi işlere hayvancılık denir.
Tarım alanlarının yetersiz olması, her mevsimi yağışlı olmasından dolayı bol su kaynaklarına ve otlaklara sahip olması gibi nedenlerle hayvancılık, Karadeniz Bölgesi kırsal kesiminde halkın önemli bir geçim kaynağıdır.
Doğu Karadeniz Bölümü'nde yazlar serin ve yağışlı geçtiğinden gür otlaklar vardır. Bunun sonucunda da büyükbaş hayvan(sığır, manda gibi) yetiştiriciliği kolaylaşmıştır. Doğu Karadeniz yaylaları büyükbaş hayvancılığında, ülkemizde önemli bir yere sahiptir.
Ordu, Rize dolaylarında yağışların her mevsime dağılması sonucu doğal bitki örtüsü zenginleşmiştir. Bu nedenle arıcılık(balcılık) da oldukça yaygındır.
BALIKÇILIK
Karadeniz kıyılarında tarım alanlarının yetersiz olması ve sanayinin az gelişmesi gibi nedenlerle, kıyı şeridindeki bölge halkı, balıkçılığa yönelmiştir. Bu nedenle ülkemizde denizlerden sağlanan balık üretiminin yaklaşık %70'i Karadeniz Bölgesi'nden sağlanır.
ORMANCILIK:
Toplumun orman ürünlerine ve hizmetlerine olan gereksinimlerini sürekli ve en uygun olarak karşılamak amacıyla yapılan çalışmaların tümüdür.
MADENCİLİK:
Bölge maden kaynakları bakımından fazla zengin değildir. Ancak, Türkiye taşkömürü üretiminin tamamını, bakırın ise %50'den fazlası bu bölgeye aittir.
Madencilik:Yer altında bulunan cevher, sanayi hammaddesi, kömür ve petrol gibi ekonomik değeri olan herhangi bir maddeyi yeryüzüne çıkarıp onu paraya dönüştürme işidir. Madenciliğin amacı, ekonomiye gerekli doğal hammaddeyi sağlamaktır.
Bakırcılık:Bakırdan eşya yapma sanatıdır. Ev eşyası olarak üreticilik azalmış olup süs eşyası şeklinde yapılmaktadır.
SANAYİ:
Sanayi: Ham maddeleri işlenmiş(kullanılabilir ve tüketilebilir) ya da yarı işlenmiş ürün haline getirmeye yarayan faaliyetlerin tümüdür.Sanayi üretiminin yapıldığı yerefabrika denir.
Bölgede sanayi kuruluşları, bölgenin doğal kaynakları ve doğal özelliklerine göre şekillenmiştir.
Bölge bakır işletmeleri, kereste ve kağıt fabrikaları, çay, fındık, şeker, çimento, cam, demir-çelik fabrikaları bölgenin başlıca sanayi kuruluşlarıdır.
TURİZM:
Bölge turizm bakımından önemli bir gelir potansiyeline sahiptir.Bölgenin sahip olduğu doğal ve tarihi güzellikler turizme önemli katkısı vardır.Ancak her mevsim yağışlı olmasından dolayı deniz turizmi fazla gelişmemiştir.
2. MARMARA BÖLGESİNİN EKONOMİK FAALİYETLERİ:
Türkiye'deki üç iklim tipinin de görüldüğü Marmara Bölgesi ekonomik faaliyetler bakımından çeşitlilik gösterir.
Tarım ve hayvancılığın yanı sıra ulaşım rahatlığı nedeniyle sanayi ve ticaret de oldukça gelişmiştir.
Coğrafi bölgelerimiz içerisinde yükseltisi en az olan bölgemizdir. Ekili dikili arazi oranı %30'dur. Ormanlık alan oranı %11,5'tir. Yüz ölçümüne göre ekili dikili alanı en fazla olan bölgemizdir. Sebebi engebenin az, düzlüklerin fazla olmasıdır. Makineli tarım yaygındır.İklim çeşitliliği yetiştirilen ürünleri de çeşitli kılmaktadır. Ulaşımın kolay, sulamanın yaygın olması nedeniyle tarım gelişmiştir.
Bölgede tarımın gelişmesinde etkili faktörler şunlardır: ^ Ovaların geniş yer kaplaması, ^ Makineli tarımın yaygın olması, ^ Ulaşımın kolaylığı, ^ Sulamanın yaygınlığı, ^ Arazinin fazla engebeli olmaması, ^ Tüketici nüfusunun fazla olması, ^ Bölgede üç iklimin görülmesi, yani iklim çeşitliliği gibi faktörler bölgede tarımın gelişmesinde etkili olmuştur.
Bölge Türkiye'nin ayçiçeği üretiminin yaklaşık %73'ünü gerçekleştirir. Bağcılık da hayli gelişmiştir.
İstanbul ve çevresinde kümes hayvancılığı, Bursa ve çevresinde ipekböcekçiliği yapılmaktadır.
Sanayisi ve ekonomisi çok gelişmiş bir bölgemizdir.Ülkemizin en büyük sanayi bölgesi İstanbul-Adapazarı arasında bulunmaktadır.
Ulaşımın ve ham madde temininin kolay olması ve pazarlama kolaylığı gibi sebeplerle sanayisi çok gelişmiştir.
Milli gelirimizin önemli bir kısmı bu bölgemizden karşılanır.
Enerji tüketiminde ilk sıralardadır. Türkiye’ de üretilen enerjinin üçte biri Marmara Bölgesi'nde tüketilir.
Başlıca sanayi ürünleri olarak otomotiv, işlenmiş gıda, dokuma, hazır giyim, çimento, kağıt, petrokimya ürünleri, beyaz eşya ürünlerini sayabiliriz.
Bölgede sanayinin gelişmesinde etkili olan faktörler:
^ Hammadde teminin kolay olması,
^ İş gücünün fazla olması,
 ^ Pazarlama kolaylıkları,
^ Ulaşımın kolaylığı,
^ Tüketici nüfusun fazla olması gibi etmenler sanayinin gelişmesinde etkili olmuştur.
3. EGE BÖLGESİNİN EKONOMİK FAALİYETLERİ:
Akdeniz iklimi görüldüğü için ılıman bir iklime sahiptir. Dağlar denize dik uzandığı için iklimin etkisi iç kesimlere kadar uzanır.
Tarım ve hayvancılık, sanayi, ticaret ve madencilik gelişmiştir.
Bölgede tarım oldukça gelişmiştir. Bölge, yüzölçümüne göre ekili dikli alanların oranları %24 ile Türkiye'de üçüncü sırada yer almaktadır.Bölgedeki tarım alanlarında teknik olanakların kullanımı yaygındır. Kıyı şeridinde zeytin, pamuk, incir, tütün, turunçgiller gibi ürünler ile çeşitli sebzeler yetiştirilir.
Çekirdeksiz üzüm ve incirin tamamı bu bölgede yetiştirilir.
İç kesimlerde ise karasal iklim özelliklerinin de etkisiyle şekerpancarı ve tahıl tarımı yaygındır.
Menteşe Yöresi'nde ise arıcılık(çam balı üretimi) yaygın olarak yapılır.
Büyük kentler çevresinde (İzmir-Manisa- Denizli) kümes hayvancılığı, Muğla, Aydın, İzmir, Manisa çevresinde arıcılık, kıyılarda balıkçılık yapılır. Menteşe Yöresi'nde kıl keçisi yetiştiriciliği gelişmiştir.
MADENCİLİK:
Türkiye'de en fazla linyitin çıkarıldığı ve en kaliteli linyitlerin bulunduğu bölgemizidir. Linyit yatakları fazla olduğu için termik santrallerde fazladır. Yatağan(Muğla), Tunçbilek(Kütahya)soma(Manisa) da termik santraller vardır.
SANAYİ:
Sanayi bakımından Marmara Bölgesi'nden sonra ikinci sırada yer alır.Bölümler arasında gelişmişlik ve sanayi oranı bakımından farklılık vardır.
Jeotermal Enerji: Yerin derinliklerinden gelen sıcak buhar, gaz ve sudan elde edilen enerjidir.
Denizli-Sarayönü Türkiye'nin tek jeotermal enerji santralidir.
4. AKDENİZ BÖLGESİNİN EKONOMİK FAALİYETLERİ:
Akdeniz iklimi sayesinde kışlar ılık geçer. Ancak iklimin etkisi, Toros Dağları'nın kıyıya paralel uzanması nedeniyle iç kesimlere ulaşmaz. Tarım, sanayi, ticaret ve turizm önemli yer tutar.
Akdeniz bölgesinde tarım geniş yer tutar. Ekonomisi daha çok tarıma dayalıdır. Çalışan nüfusun büyük bölümü tarımla uğraşır. Türkiye'de tarımdan elde edilen gelirin en yüksek olduğu bölgedir.
Bölümde verimli tarım alanlarının oluşu ve iklim şartlarının uygunluğu yıl boyunca tarım faaliyetlerinin üretilmesini sağlamıştır. Topraktan yılda iki veya üç defa ürün alınabilmektedir. Akdeniz Bölgesi'ndeki ekili alanların yaklaşık üçte ikisinde tahıl tarımı yapılır. Tahıl ürünleri arasında buğday ve arpa önde gelir.Bölgede sanayi bitkilerinin üretimi de önemli bir yere sahiptir. Sanayi bitkilerinden pamuk, bölgenin ana gelir kaynaklarından birisidir.
Akdeniz Bölgesi'nde meyve ve sebze yetiştiriciliği de önemlidir.
Turfandacılık son yıllarda ulaşımın gelişmesine dayalı olarak çok ilerlemiştir.
Meyvecilikte ilk sırayı turunçgiller alır. Türkiye'nin turunçgiller üretiminin önemli bir kısmı bu bölgemizde gerçekleştirilir.Muz, ise bu bölgeye özgü bir meyvedir.
HAYVANCILIK:
Akdeniz bölgesinde hayvancılık fazla gelişmemiştir. Bu nedenle ülke ekonomisine fazla katkı sağlamaz. Sığır, koyun ve keçi Toroslar'da yaylacılık yapanlar tarafından yetiştirilir.Hayvanlardan en yaygın olanı kıl keçisidir.
SANAYİ:
Adana Bölümü'nde sanayi daha fazla gelişmiştir.adana Bölümü'nde dokuma, madeni eşya, tütün, gıda, kimya, suni gübre, plastik, tarım araçları, çimento, cam ve tuğla fabrikaları vardır. Mersin önemli bir liman kentidir. Bu ilimizde, Ataş Petrol Rafinerisibulunur.
TURİZM:
Bölge turizmden elde edilen gelirler bakımından üçüncü sıradadır. Turizm kıyı kesimlerinde özelikle de Antalya çevresinde önemli bir gelir kaynağıdır.
5. GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNİN EKONOMİK FAALİYETLERİ:
Bölgenin ana geçim kaynağı tarımdır. GAP(Güney Doğu Anadolu Projesi)'ın tam anlamıyla uygulamaya girmesiyle tarım ürünlerinde de artış sağlanacaktır.
Kırmızı mercimek, Antep fıstığı, kırmızı biber, ve karpuz bölgedeki önemli tarım ürünleridir.
Sulamanın sınırlı olduğu yerlerde buğday, arpa, kırmızı mercimek, tütün tarımı yapılırken sulamanın yeterli olduğu yerlerde pamuk yetiştirilir.
Tarımı sınırlandıran en önemli sorun, kuraklık ve sulamanın etersizliğidir. Tamamlanmaya çalışılan GAP ile bu olumsuzluğun ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.
HAYVANCILIK:
Bölgede platolar ve bozkırlar çok görüldüğü için küçük baş hayvancılık(koyun, keçi) yaygın olarak yapılır. Keçi daha çok yüksek alanlarda yaygındır. Canlı hayvan ticaretinin gelişmiş olduğu bölgede, hayvansal ürünler önemli bir gelir kaynağıdır.
SANAYİ:
Bölgede Gaziantep dışında sanayi çok fazla gelişmemiştir.Başlıca sanayi kolları tarım ürünleri ve petrole dayalı olarak gelişmiştir. Türkiye'de petrolün büyük bir bölümü bu bölgede çıkarılmaktadır.Bu üretim, Türkiye petrol tüketiminin yaklaşık %15'ini karşılar.
Batman'daki Petrol rafinerisi, bölgenin de en önemli sanayi kuruluşudur.
Bölgede sınır ticareti yaygındır.
TURİZM:
Bölge tarihsel geçmişli ve kalıntıları ile turizme hizmet etmektedir. Ancak yeterli tanıtım ve alt yapı olmadığından turizm yeterince gelişmemiştir.
6. DOĞU ANADOLU BÖLGESİNİN EKONOMİK FAALİYETLERİ:
TARIM:
Bölgede tarım fazla gelişmemiştir. Çünkü;
Ø       Bölge, ülkemizin en dağlık ve en engebeli bölgesi olduğundan tarıma elverişli toprakları azdır.
Ø       Yaz mevsimi kısa ve yaz sıcakları yetersizdir. Bölgenin batısı ve güneyinde iklim daha yumuşaktır. Ayrıca sulama imkanları daha fazladır.

Buna rağmen bölgede sanayi pek gelişmediğinden halkın çoğunluğu geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır.
Bölgede üretilen en önemli ürünler buğday vearpadır.
Yurdumuzda tarım ürünlerinin en geç olgunlaştığı bölgedir. Sıcaklık çok düşük olduğu için sebze üretimine en az elverişli bölgemizidir.
HAYVANCILIK:
Bölgede otlak ve meraların fazla olması, iklimsel ve yer yüzü koşullarından dolayı tarımsal faaliyetlerin yeterince yapılamamasından dolayı hayvancılık en önemli geçim kaynağı haline gelmiştir.hayvancılıkta geleneksel yöntemlerin kullanılması ürün miktarını düşürmektedir.
Erzurum-Kars Bölümü'nde yaz yağışlarının fazla olmasıyla oluşan çayırlar büyükbaş hayvancılığın gelişmesini sağlamıştır. Bölgenin güneyindeki ovalarda ise küçükbaş hayvancılık gelişmiştir.

Bölgede yapılan hayvancılığın ülke ekonomisinde önemli yeri vardır. Ayrıca arıcılık(bal üretimi) önemli geçim kaynaklarındandır.
MADENCİLİK:
Türkiye'de maden rezervinin(miktarının) en fazla olduğu bölgemizdir. Ancak bu madenler ulaşım zorluğu ve ekonomik nedenlerden dolayı yeterince işletilememektedir.
SANAYİ:
İklim ve yer şekillerinin olumsuz etkilerinin görüldüğü bölgede, sanayi yeterince gelişmemiştir. Sanayi üretimi bakımından en geri kalmış bölgemizidir.Bölgedeki sanayi kuruluşları daha çok tarım ve madenciliğe dayalıdır.Bölgede şeker, dokuma, sigara, maden, yem, hayvansal ürünler, çimento sanayisi yer almaktadır.
Bölgede yer şekillerinin engebeli ve su kaynaklarının yeterli olması nedeniyle, su gücünden elektrik enerjisi elde edilir. Hidroelektrik üretimin en fazla olduğu bölgemizdir. Bu nedenle en fazla elektrik enerjisi üretilen bölgemizdir.
Bölge, Türkiye ekonomisine en fazla katkıyı elektrik enerjisi, hayvancılık ve madencilik alanında sağlamaktadır.
TURİZM:
Bölgenin turizm etkinlikleri tarihi zenginlikler ve doğal güzellikler üzerine kurulmuştur. Ancak turizm potansiyeli olmasına karşın ulaşım, iklim şartları, büyük merkezlere uzak olması, tanıtım eksikliği gibi nedenlerle turizmin bölge ülke ekonomisine katkısı çok azdır.

7. İÇ ANADOLU BÖLGESİNİN EKONOMİK FAALİYETLERİ:

İç Anadolu Bölgesi'nde karasal iklim hâkimdir. Kışlar çok soğuk ve kar yağışlı geçtiği için don olayı görülmektedir. İklime uygun olarak daha çok tahıl ürünleri yetiştirilmektedir.

Türkiye topraklarının %21'ini kaplar. Tarım alanları en geniş bölgemizidir.Ülkemizin "tahıl ambarı"olarak adlandırılır.Türkiye ekonomisine en önemli katkısı tarım sektöründedir.
Yer şekilleri ve iklim koşulları tahıl tarımını ön plana çıkarır.Nadas ihtiyacı duyulur. Düzlüklerin geniş yer kaplaması makineli tarımı kolaylaştırıştır. Tarım iklim şartlarına bağlıdır.özellikle ilkbahar yağışlarının yetersizliği veya gecikmesi, tahıl üretiminde önemli dalgalanmalar oluşturur.

Buğday, arpa, çavdar, şekerpancarı, patates, yeşil mercimek, nohut, ve elmanın en fazla yetiştirildiği bölgemizdir.
Özellikle ülkemizde üretilen patates, nohut ve şeker pancarının büyük bir bölümü bu bölgeden karşılanır.
HAYVANCILIK:
Arazi yapısı ve bitki örtüsü küçükbaş hayvancılığına daha uygundur. Bölge toplam hayvan sayısının en fazla olduğu bölgemizdir. İç Anadolu Bölgesi'nde yağış azlığı nedeni ile gür otlaklara rastlanmaz. Bozkır denilen bitki örtüsü hakimdir.Bu nedenle bölge küçükbaş hayvancılığın en fazla yapıldığı bölgemizdir. Özellikle koyun, kıl keçisi ve tiftik(Ankara) keçisi beslenir.

MADENCİLİK:
Madenler açısından fazla zengin değildir. Lüle taştı(Eskişehir), krom, linyit (Ankara), kaya tuzu(Nevşehir), civa(Konya), bor mineralleri (Eskişehir) başlıca çıkarılan madenlerdir. Tuz Gölü'nden önemli oranda tuz üretimi yapılmaktadır.
SANAYİ:
Sanayisi gelişme yolundadır. Sanayi kuruluşlarının, Marmara ve Ege Bölgesi'nden sonra en fazla olduğu bölgemizidir.
Sanayi kuruluşları Ankara, Kırıkkale, Eskişehir, Konya ve Kayseri'de yoğunlaşmıştır.
Petrol arıtma tesislerinden Orta Anadolu Petrol Rafinerisi Kırıkkale'de kurulmuştur.
TURİZM
Turizmin en fazla geliştiği dördüncü bölgemizdir. Çünkü bölge; doğa, tarih ve kültür değerleri açısından çok zengin bir bölgemizidir.

Yurdumuzdaki ekonomik faaliyetleri inceleyelim:
TARIM
A. TAHILLAR:
BUĞDAY:
Orta kuşakta yarı kurak iklim bölgelerinde yetişen ve ülkemizde en yaygın üretilen ürünüdür.
Ø                   İlkbahar döneminde filizlenmek ve büyümek için yağış, yaz döneminde ise olgunlaşmak için kurak ve sıcak bir ortam ister.
Ø                   Kışların aşırı soğuk geçmediği yerlerde sonbaharda, Doğu Anadolu'nun soğuk yerlerinde ilkbaharda ekilir.
Ø                   Türkiye'de en fazla üretim İç Anadolu Bölgesi'nde yapılır.Konya, Ankara ve Adana ise ilk üç sırayı paylaşır.
Ø                   Karadeniz kıyılarında yazların yağışlı geçmesinden, Doğu Anadolu'nun yüksek yerlerinde ise yazların serin geçmesinden dolayı üretilemez.
ARPA:
Türkiye'de buğdaydan sonra en çok üretilen tahıl ürünüdür.Buğdaya göre, biraz daha soğuk ve kurak şartlarda ve nispeten mineral oranı az olan topraklarda yetişir. Buğdaya göre, daha kısa sürede olgunlaşır, bu nedenle buğdayın yetişmediği Erzurum-Kars platolarında 200-2200 m yüksekliğe kadar yetişebilir. Üretim alanları genelde buğday ile paralellik gösterir.Ülke üretiminin yarıya yakın kısmını iç Anadolu Bölgesi karşılar.
ÇAVDAR:
Tahıllar içerisinde soğuğa en dayanıklı olanıdır. Bu nedenle, buğday ve arpanın yetiştirilemediği serin ve yüksek yerlerde de yetiştirilebilir.
Ülkemizde en çok, İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeleri'nde üretilir.
YULAF:
Yulaf, sıcak ve kurak şartlarda üretildiği gibi, serin bölgelerde de yetişebilir.Daha çok bisküvi ve yem sanayinde kullanılır.Ülkemizde daha çok İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeleri'nde üretilir.
MISIR:
Yaz döneminde yağış  alan veya yaz döneminde sulama yapılan yerlerde  yetiştirilir. En uygun iklim,  yaz yağışlarının olduğu  Karadeniz iklimidir. Ancak  Karadeniz Bölgesi'nde  ekonomik değeri yüksek  olan çay ve fındık üretimi daha yaygın olduğu  için mısır üretiminde, Akdeniz Bölgesi ilk  sırada yer alır.
Mısır bitkisi günümüzde; yemeklik mısır  özü yağı, çerezlik ve hayvan yemi olarak kullanılır.
ÇELTİK:
Yetişme süresi boyunca yüksek nem (yağış) ve sıcaklık isteği vardır. Türkiye'de üretim, genelde akarsu boylarında yaygındır. Orta Karadeniz Bölümü'nde Samsun, Çorum, Kastamonu dolaylarında, akarsu kenarlarında yetiştirilir
B. BAKLAGİLLER
MERCİMEK:
Yetişme döneminde yağış, olgunlaşma döneminde sıcak ve kurak iklim ister. Her türlü toprak koşullarına dayanıklıdır. Ülkemizde kırmızı mercimek en fazla Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde(%95), yeşil mercimek ise İç Anadolu Bölgesi'nde (%75) üretilir. nohut:
Yarı kurak iklim şartlarında yetişebilen nohut, en fazla İç Anadolu, Akdeniz, İç Ege ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde üretilir. Baklagiller içerinde en fazla üretim miktarına sahiptir.
FASULYE:
Yüksekliği 2000 metreyi aşmayan ve yaz döneminde sulanabilen tüm sahalarda yetiştirilir. En önemli yetişme alanları, kıyı bölgelerimizdeki ovalardır.İç bölgelerimizde ise, akarsu boylarındaki bahçelerde yetiştirilir.
C. SANAYİ BİTKİLERİ:
ÇAY:
Her mevsim bol yağışlı, ılıman iklim koşullarında tarımı yapılır. Türkiye'deki çay üretiminin tamamını Karadeniz Bölgesi karşılar. Doğu Karadeniz'de Rize ve çevresi en önemli çay üretim merkezidir.
Ülkemiz çay üretiminde dünyada beşinci sıradadır. Üretilen çayın önemli bir kısmı yurt dışına ihraç edilir.

TÜTÜN:
Yetişme döneminde nem ve yüksek sıcaklığa ihtiyacı olan bir bitkidir.Kıraç(tuzlu) toprakları seven, yetişme döneminde nem ve yüksek sıcaklığa ihtiyacı olan bir bitkidir.
Ülke üretiminin yaklaşık %56'sı Ege Bölgesi'ndeki Manisa, İzmir, Denizli, Muğla ve Uşak gibi illerde yapılır.Tütün üretiminde Ege Bölgesi birinci sıradadır.
Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde de yetiştirilir.
PAMUK:
Pamuk yetiştirmek için; su geçiren toprak, yüksek sıcaklık, büyüme döneminde bol su, olgunlaşma ve hasat döneminde kuraklık gibi şartlar gerekir.
Ülkemiz dünyada önde gelen pamuk üreticilerindendir.
Yurdumuzda en çok pamuk üretimi; Kıyı Ege ovalarında, Çukurova, Hatay, Kahramanmaraş ovalarında üretilir. GAP ile birlikte pamuk tarımı Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde hızla gelişmektedir.
Pamuk ülkemizde tekstil, yağ ve yem sanayisinin önemli bir ham maddesidir.
ŞEKER PANCARI:
Ülkemizde şekerpancarı üretimi, 1926 yılında Uşak ve Alpullu şeker fabrikalarının yapılmasıyla başlamıştır. Şekerpancarının fazla sıcaklık isteği yoktur. Ancak, yetişme ve ürün verme döneminde tabandan sulanması gerekir. Üretimi en fazla İç Anadolu Bölgesi'nde yapılır. Daha sonra Orta Karadeniz, Marmara, Doğu Anadolu ve İç Ege Bölgeleri'nde üretilir.
KETEN- KENEVİR:
Tropikal(sıcak) bölgelerin bitkisi olan keten- kenevirin liflerinden keten kumaşı ve kot bezi yapılır. Ayrıca kenevir tohumundan, yağ çıkarımında faydalanılır. Keten- kenevirden uyuşturucuda yapıldığından üretiminde devletin kontrolü vardır.Keten - kenevir üretimi daha çok, batı Karadeniz'deki Kastamonu, Sinop ve Zonguldak çevresinde tarımı yapılır. Ülkemizde keten- kenevir üretiminin yaklaşık %80'i Karadeniz Bölgesi'nden karşılanır.
HAŞHAŞ:
Uyuşturucu yapımında kullanılmasından dolayı, devletin denetimi altında, sınırlı alanlarda ve az miktarlarda yetiştirilen bir bitkidir. Ülkemizde üretim, İç Ege'deki Afyon, Uşak, Kütahya, Denizli illerinde üretilir.
D. YAĞ BİTKİLERİ
AYÇİÇEĞİ:
Ayçiçeği, halk arasında günebakan, gündöndü ve gün çiçeği olarak da bilinir.
Ilıman iklim ve yağışlı bir ortam ister. Yurdumuzda en fazla Marmara Bölgesi'nde yetiştirilir.
Yurdumuzda en çok ayçiçeği:
Ø                  Marmara Bölgesi      Karadeniz Bölgesi   ve  İç Anadolu Bölgesi'nde yetişir.
Yemeklik sıvı yağ, sabun ve yağlı boya yapımında kullanılır. Bitkisel yemeklik yağlarımızın yaklaşık yarısı ayçiçeğinden karşılanır. Ayrıca yağı çıkarıldıktan sonra kalan küspesi de hayvan yemi olarak kullanılır. Ayçiçeği tohumları ülkemizde yaygın bir şekilde çerez olarak tüketilmektedir.
ZEYTİN:
Akdeniz iklimin doğal bitkilerindendir. Soğuğa karşı hassas olduğundan, kışları ılık geçtiği ve don olaylarının görülmediği yerlerde tarımı yapılır.Akdeniz ikliminin hakim olduğu tüm bölgelerde yetiştirilir.
Zeytin üretiminde Ege Bölgesi birinci sıradadır. Diğer çok üretimi yapılan bölgemiz ise Marmara Bölgesi'dir. Akdeniz iklimi etkisi altındaki Güney Marmara kıyılarında da yetiştirilir.Özellikle Gemlik zeytinleri ülkemizde en kaliteli sofralık zeytinlerini oluşturur.
SOYA FASULYESİ:
Yağı insan beslenmesinde, unu ise yem olarak kullanılan soya, en çok Akdeniz Bölgesi'nde yetiştirilir.Yetiştirme devresi kısa olduğundan ikinci ürün olarak elde edilir.
SUSAM:
Ilıman iklim bölgelerinde tarımı yapılmaktadır. Türkiye'de Marmara, Ege, Akdeniz; Güneydoğu Anadolu Bölgeleri gibi sıcak yerlerde yetiştirilir.
YER FISTIĞI:
Meyveleri toprak içinde olgunlaşır. Sıcak ve nemli iklim şartlarında tarımı yapılır.
Ülkemizde en çok Akdeniz Bölgesi'nde yetiştirilir.
E. YEM BİTKİLERİ:
Yonca, yulaf, fiği, burçak ve korunga gibi bitkilere yem bitkileri adı verilir. Türkiye'de ahır hayvancılığının gelişmesi ve et üretiminin artmasında yem bitkilerinin ayrı bir önemi vardır.
Daha çok Ege, Akdeniz, ve Marmara bölgelerinde üretilen yem bitkileri fabrikalarda işlenerek kullanıma hazır hale getirilir.
SEBZECİLİK
Türkiye'de hemen hemen her türlü sebze yetiştirilmektedir. Sebze tarımı, tahıllardan farklı olarak sulama isteyen ve yoğun emek harcanarak üretilen ürünlerdir. Ayrıca kışın seracılık sayesinde üretimi kesintiye uğramaz. Sebze üretiminde ilk sırayı Akdeniz Bölgesi alır.
Turfanda sebzecilik ise; bir mevsim başı üretim faaliyetidir. Bazı sebze ve meyvelerin, açık hava koşullarında erkenden yetiştirilip pazarlanması esasına dayanır.
KARPUZ:
Karpuz yüksek sıcaklık isteyen bir tarım ürünüdür.Diyarbakır, karpuzuyla ünlü bir ilimizdir.
Karpuz daha çok Diyarbakır ve Adana çevresinde üretilir.

MEYVECİLİK:
FINDIK:
Kış sıcaklığının 5-6 0C, yaz sıcaklığının da 20-25 0C olduğu ve yıllık1000- 1500 mm yağış alan, ılıman ve serin iklim bölgelerinde yetişir. Don olayı ve yaz kuraklığı verimi düşürür.
Ülkemizde fındık tarımı, Karadeniz kıyılarında yaygındır. Özellikle Ordu, Giresun ve Trabzon illeri üretimin yarısından çoğunu sağlamaktadır.daha sonra, Bolu ve Zonguldak illeri gelir. Karadeniz bölgesi toplam fındık üretiminin %83 'ünü karşılar. Türkiye dünya fındık üretim ve ticaretinin yaklaşık %70-75'ini karşılamaktadır. Son yıllarda fındık yağı üretimi de artmaktadır.
İNCİR:
Kışların ılık, yazlara sıcak geçtiği iklimlerde yetiştirilebilir.
Ülkemizde incir en çok Ege Bölgesi'nde (özellikle Aydın'da) yetiştirilir. Akdeniz kıyılarında, Güneydoğu Anadolu ve Güney Marmara'da üretilir.
Dünya incir üretiminde %75'lik payı ile birinci sıradadır.
ÜZÜM:
Kışın -40 derce sıcaklığa dayanır. Yazın sıcaklığa ve kuraklığa dayanıklı bir bitki olduğundan ülkemizde hemen hemen her bölgede yetiştirilir.
Yurdumuzda en çok Ege Bölgesi'nde yetiştirilir. Özellikle Ege Bölgesi'nde Manisa, İzmir, Denizli yörelerinde üretilen çekirdeksiz üzüm kurutularak önemli bir kısmı ihraç edilir.
Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde de yetiştirilir.
MUZ:
Yetişmesi için yüksek sıcaklık ve bol nem gereklidir. Düşük sıcaklıklarda yetişmez ve don olayına karşı hassas bir üründür. Alanya ve Anamur çevresinde yetiştirilir. Türkiye'de yetiştirilen muzun tamamı Akdeniz Bölgesi'nden karşılanır.
TURUNÇGİLLER:
Narenciye adı da veriler bu ürünler portakal, mandalina, limon, greyfurt ve turunçtan oluşur. Soğuğa karşı çok hassastırlar. Kışın, sıcaklığın sıfır derecenin altına düşmediği bölgelerde yetişebilir. Ayrıca yüksek sıcaklık ve bol su isteyen bir bitkidir. Akdeniz bölgesi Türkiye turunç üretiminde ilk sırada yer alır.Ege
Bölgesi ise ikinci sırada yer alır. Güney Ege kıyılarında, Güney Marmara kıyılarında, Doğu Karadeniz kıyılarında yetiştirilir.
ELMA:
Türkiye'de üzümle birlikte en çok yetiştirilen bir meyvedir. Çiçek açama döneminde düşük sıcaklıklardan etkilenir. Diğer dönemlerde -350C'ye kadar dayanabilir. Az kireçli ve derin topraklarda yüksek verim sağlanır. Elma üretimi, İç Anadolu'daki Niğde, Nevşehir, Konya çevresinde, Orta Karadeniz'de Amasya ve çevresinde, Akdeniz'de Isparta, Antalya ve Burdur çevresinde yaygındır.
ANTEP FISTIĞI:
Türkiye üretiminin %95'i ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi ilk sırada yer alır. Dünya da ise ikinci sıradadır. Daha çok Gaziantep çevrelerinde yetiştirilir.
KAYISI:
Ülkemizde karasal iklim bölgelerinin alçak yörelerinde yetiştirilmektedir. Kayısı üretim en fazla Malatya, Elazığ, Konya, Ankara ve İzmir illerinde yapılır.
EKONOMİ VE İNSAN FAKTÖRÜ   (MESLEKLER)
Ülkemizde ekonomik faaliyetlerin çeşitli olması ve insan ihtiyaçlarının çeşitliliği birbirinden farklı pek çok mesleğin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Anadolu toprakları dünyanın en eski yerleşim alanlarındandır.Verimli topraklar ve uygun iklim koşulları ülkemizde tarımın gelişmesini sağlamıştır.Böylece çiftçilik Anadolu'da ilk gelişen mesleklerden olmuştur.
Kırsal kesimlerde daha çok tarımla ilgili meslek grupları gelişmiştir. Çiftçiler, ziraat teknisyenleri, ziraat mühendisleri , veterinerler, tarım işçileri tarım alanında çalışan başlıca meslek gruplarını oluşturur.
Halı ve kilim dokumacılığı, bakır işlemeciliği, topraktan kap kacak yapımı da ilk meslekleri arasındadır.
Büyük yerleşim merkezlerinde ise daha çok, kalabalık nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak meslek grupları vardır.Öğretmen, polis, avukat, doktor, hemşire, hâkim, savcı, memur, bankacı, eczacı vb. görevleri yürüten kişiler ham madde işleyerek üretim yapmazlar. Bu meslek grupları hizmet üreterek geçimlerini sağlarlar.
Günümüzde hizmet üreten bir çok meslek gruplarını söyleyebiliriz.Bunlardan bazıları şunlardır:Aşçı, garson, taksi şoförü, kuaför, pilot, rehber, postacı,kameraman, bilgisayar mühendisi, kasap, makinist, manav, dalgıç, teknisyen gibi.
Yetiştirilen ürünleri değerlendirip yeni üretim alanları oluşturan kişilere girişimci adı verilir.
Girişimci insanlar var olan ürünleri değerlendirmek için yeni iş alanları açar. Yeni mesleklerin ortaya çıkmasında etkili olurlar. Ekonomik faaliyetler; üretim, dağıtım ve  tüketim aşamalarından oluşur. Bu aşamaların  hiçbiri, insan emeği olmadan gerçekleşemez. İnsanların geçinip ihtiyaçlarını  karşılamaları için çeşitli meslekler oluşmuştur.  İnsanların bir kısmı çalışanları oluştururken diğer bir kısmı da işverenleri oluşturur. İşverenlere de girişim de denir. Hammaddelerin işlenip ürüne dönüşmesi için bir fabrikayı ise girişimciler tarım yaparak, para harcayarak kurar. Üretim yapabilmesi için üç temel ögenin bulunması gereklidir.
Üretimin üç temel ögesi:
Ø                  Sermaye
Ø                  İnsan gücü
Ø                  Hammadde




Girişimcilik, bir işi en başından başlayarak en üst seviyeye taşımaktır. Bu süreçte girişimcilerin doğru adımları atması gerekir.
Bu adımları sıralarsak;

Ne üreteceğine karar verme
Üretim yerine karar verme
Hazırlıklarını tamamlama
Üretime geçme

İnsan Etkisi, Üretim, İş Birliğii
İnsanlar yaşamları boyunca işlerini kolaylaştıracak alet ve makineler üretmişlerdir. Bu alet ve makineleri yaşamlarının her alanında kullanmaya çalışmışlardır. Bir ürünün üretim, dağıtım ve tüketim aşamalarında da pek çok alet, makine ve teknolojik ürün kullanılmaktadır. Ancak üretim, insan emeği olmadan yapılamaz. Bir konserve üretilirken ürünün tarlada yetiştirilmesi, fabrikalarda işlendikten sonra ürünün paketlenmesi, dağıtılması aşamalarında insan emeği vardır. Üretilen konserveden yiyecek yaparak tüketmekte de insan emeği vardır.
İnsanlar yalnızca emekleriyle üretimi katkı sağlamazlar. Bazı insanlar maddi güçleriyle fabrika açarlar. Böylece yeni iş alanlarının oluşmasını sağlarlar.
Üretimin yapılabilmesi için ham madde, para, alet, makine ve insanlara ihtiyaç vardır. Bunlardan herhangi birinin yokluğu ya da eksikliği üretimi olumsuz yönde etkiler. Sorunlar yaşanır. Bu sorunların ortaya çıkmaması için iş birliği yapılır.
İşbirliği yalnızca sorun çözmek için değil, yeni girişimlerde bulunmak için de yapılır. Yani iş birliği yeni iş alanlarının oluşmasını da sağlar.
Atatürk de inkılapları doğrultusunda girişimcilere imkânlar sağlamış, onları desteklemiştir. Çiftçilere yeni, modern tarım alet ve makinaları kullanmaları konusunda yol göstermiş, imkânlar sağlamıştır.
Atatürk, yeni fabrikalar açılmasını sağlamış, insan emeğinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.
Ülkemizdeki girişimci iş adamlarından bir örnek:
Sakıp Sabancı (1933 - 2004)
7 Nisan 1933 tarihinde Hacı Ömer Sabancı ve Sadıka Sabancı'nın ikinci çocuğu olarak Kayseri'nin Akçakaya köyünde doğan Sakıp Sabancı, iş hayatına 1948 yılında, Akbank'ta stajyer memur olarak başladı.
Üç yılını zatürre hastalığıyla geçirdi. BOSSA Un Fabrikası'nda veznedar olarak çalışmaya başladı. 1955 yılına gelince un fabrikasının ticaret müdürü oldu. 2 sene sonra Türkan Civelek ile evlendi ve BOSSA Tekstil Fabrikasında Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmaya başladı.
1964 yılında Dilek adlı bir kız çocuğu sahibi olan iş adamı, aynı yıl Adana Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı oldu. 2 yıl sonra babası Hacı Ömer Sabancı'yı kaybetti ünlü iş adamı. Babasının ölümünden 1 yıl sonra kardeşleriyle birlikte "Hacı Ömer Sabancı Holding A.Ş."yi kurdu ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendi.
1970 yılında, ikinci çocuğu Metin'in zihinsel özürlü olarak dünyaya gelmesi sebebiyle Sabancı, diğer insanlara yardım amacıyla, 1976 yılında Erol Sabancı Spastik Çocuklar Tedavi ve Eğitim Merkezi ile 1996 yılında Metin Sabancı Spastik Çocuklar ve Gençler Eğitim Üretim ve Rehabilitasyon Merkezini kurdu.
1974'de "Hacı Ömer Sabancı Vakfı (VAKSA)yı kuran iş adamı, 1981'de Londra'da, Türk sermayesi ile yurtdışındaki ilk banka olan Ak International Bank'ı (Sabancı Bank Plc.) kurdu. Yine aynı yıl Amerika'da Houston'da ilk kez kalp kapakçığı ameliyatı oldu.
Üç sene sonra, 1984'de, Eskişehir Anadolu Üniversitesi tarafından ilk onursal doktorasını alan Sabancı, 1986'da TÜSİAD'ın Yönetim Kurulu Başkanı oldu. 1989'da babası Hacı Ömer Sabancı zamanında toplanmaya başlanan Resim ve Hat koleksiyonlarının sergilenmesi için SSCB Kültür Bakanlığı'nın daveti üzerine Moskova'da bir sergi açıldı. Bu sergi, sonraki yıllarda dünyanın en önemli müzelerinde sergilenecek "Altın Harfler: Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nden Osmanlı Hat-Resim Koleksiyonu Sergisi" için bir mihenk taşı oldu. Yine aynı yıl Amerika - Houston'da ikinci kez kalp ameliyatı oldu.
1998'de "Altın Harfler: Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nden Osmanlı Hat - Resim Koleksiyonu Sergisi" New York'ta Metropolitan Müzesinde sergilendi. Böylece Metropolitan Müzesinde sergilenen ilk özel koleksiyon ünvanına sahip oldu.
1999'da istanbul'da, Sabancı Üniversitesi'ni açan iş adamı, 2001'de DuPont'un yüzde 50 - 50 ortaklığıyla 4 kıtada toplam 16 fabrika ile faaliyet gösteren "DUPONTSA" ve "DUŞA INTERNATIONAL" şirketlerini kurdu. Fransız Hükümeti, "Altın Harfler" koleksiyonunun "Louvre Müzesi"nde sergilenmesini gerçekeştirerek, Fransız - Türk kültür ilişkilerine yaptığı katkılar ve Fransa'nın önde gelen şirketlerinden Danone, Carrefour ve BNP ile sürdürdüğü başarılı ortaklıklarından dolayı, Elyseae Sarayı'nda yapılan törenle, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac tarafından Sakıp Sabancı'ya şeref nişanı takdim edildi.
10 Nisan 2004 tarihinde tedavi gördüğü Amerikan Hastahanesinde şiddetli akciğer enfeksiyonundan vefat etti.



 Türk Tarih Kurumunun açılması

Yeni Türk Devleti’nin kurulması
İstiklâl Marşı’nın kabulü
Kabotaj Kanunun kabulü
Harf İnkılabı
Saltanatın kaldırılması
Tevhid_i Tedrisat Kanunu
TBMM’nin açılması

Dikkat! Atatürk’ün gerçekleştirdiği her inkılâp hareketinin özünde milliyetçilik ve laiklik yer almaktadır.
HALKÇILIK
Halk: Bir ülkede oturan, o ülkeyi bilen, geleceğini o ülkeye bağlamış insanların bütününe halk denilir. Halkçılık, devletin siyasi, ekonomik ve kültürel alandaki hizmetlerin tüm halka yönelik olmasını amaçlayan bir ilkedir. Halkçılık ilkesi, toplumda sınıf ayrımına karşıdır. İşçi, memur, esnaf tüccar yasalar karşısında aynı haklara sahiptir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye ayrıcalık tanınamaz.
Özellikleri:
o Halk devlet yönetimine katılır.
o Herkes kanunlar önünde eşit haklara sahiptir.
o Cumhuriyetçiliğin ve milliyetçiliğin doğal bir sonucudur.
Halkçılık İlkesi Doğrultusunda Gerçekleşen İnkılaplar:
Saltanatın kaldırılıp, cumhuriyet yönetimine geçilmesi.
Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilmesi
Tekke,zaviye ve türbelerin kaldırılması
Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun kabulü
Kılık kıyafette değişiklik yapılması
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi
Aşar vergisinin kaldırılması
Soyadı Kanunu’nun çıkarılması
Hastane ve sağlık ocaklarının açılması
LAİKLİK
Laiklik; din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, devlet kurumlarının ve kurallarının dini ilkelere değil, akla ve bilime dayandırılmasıdır.
Laiklik ilkesinin kabul edilmesiyle devlet yönetimi akla ve bilime dayandırılmıştır. Bu ilke doğrultusunda hukuk siteminde, eğitim siteminde, sosyal yaşamda akılcı ve bilimsel değişiklikler yapılmıştır. Türk toplumunun çağdaşlaşma yolu açılmıştır.
Özellikleri:
o Devlet yönetiminde din ve devlet işleri birbirinden ayrı tutulur.
o Akla ve bilime önem verilir, yasalar din kurallarına dayandırılamaz.
o Düşünce ve inanca saygı esastır. Herkesin inanç özgürlüğü vardır.
Laiklik İlkesi Doğrultusunda Gerçekleşen İnkılaplar: Saltanatın kaldırılması
Halifeliğin kaldırılması
Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilmesi
Medreselerin kapatılması
Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması
Diyanet Din işleri Başkanlığı’nın kurulması
Anayasadan “Devletin dini İslâm’dır” maddesinin kaldırılması
Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun kabul edilmesi

Dikkat! 1937’de laiklik ilkesi anayasaya girmiştir.
DEVLETÇİLİK
Devletin ekonomik hayatın içinde yer almasıdır. Yani gerektiğinde fabrika ve şirket kurup işletmesidir. Bu ilke ekonomiyle ilgilidir. Devletçilik ilkesi, büyük sermaye gerektiren ağır sanayi işletmelerinin kurulması amacıyla uygulamaya konmuştur. Bu sayede demir çelik, dokuma, cam ve şeker dalları kısa sürede kurulmuştur.
Devletçilik ilkesi, ekonomik kalkınmanın yanında sosyal ve kültürel kalkınmayı da amaçlar.
Özellikleri:
o
Devletin ekonomik, sosyal ve kültürel alanda kalkınmasını amaçlamıştır.
o Vatandaşların özel iş yerleri kurmalarını destekler ve örnek olur.
o Devlet, ülkedeki ekonomik kaynakları belirler ve işletir.
Devletçilik İlkesi Doğrultusunda Gerçekleşen İnkılaplar:
İzmir İktisat Kongresi’nin yapılması.
Sümerbank ve Etibank gibi devlet bankalarının kurulması
Karabük Demir-Çelik Fabrikasının devlet tarafından kurulması
Tarımda modern yöntemlerin uygulanması
Maden Tetkik Arama Enstitüsünün açılması
Kabotaj Kanunu’nun kabulü
Demir yollarının devletleştirilmesi
İNKILAPÇILIK
İnkılap: Eskimiş, çağdışı kalmış bir toplum ve devlet düzeninin daha iyi bir duruma getirilmesi için yapılan köklü değişikliklerdir.
İnkılapçılık ilkesi; Türk toplumunun sürekli gelişmeye, yenileşmeye açık olmasını sağlamıştır.
İnkılapçılık ilkesi sürekli yeniyi, iyiyi, güzeli esas almıştır.
Özellikleri:
o Kurumların sürekli yenilenmesi, çağa ayak uydurması anlamına gelir.
o Gelişmesi durmuş olan bütün kurum ve kuruluşları kaldırıp yerine daha yeni ve daha çağdaş olanını getirir.
o Bütün yenilikler bu ilke doğrultusunda yapılmıştır.
İnkılapçılık İlkesi Doğrultusunda Gerçekleşen İnkılaplar:
Gerçekleştirilen bütün inkılaplar bu ilkenin uygulama örnekleridir.

ATATÜRK’ÜN SON GÜNLERİ
Atatürk’ün Türk milletini hak ettiği çağdaş toplumlar seviyesine çıkarmak için ülke içinde pek çok inkılap geçirmiştir. Milletine, iyinin ve doğrunun yolunu gösterdi. Kendisini düşünmeden yaptığı bu çalışmalar genç sayılabilecek bir yaşta sağlığının bozulmasına neden oldu. 1938 yılı başlarında Bursa’ya yaptığı bir gezi sırasında hastalanan Atatürk Çankaya Köşk’ünde bir süre dinlendi. Sağlık kontrolünden geçirildi.
Mayıs ayında güney illerini kapsayan bir inceleme gezisi kendisini yorduğu için yeniden hastalandı. Ankara’ya döndü. Oradan da tedavi olmak ve dinlenmek için İstanbul’a gitti. Ancak aynı dönemlerde dış politikada da hayati gelişmeler yaşanmaktaydı. Fransa’nın Hatay’dan çekilmesinden sonra Hatay’ın durumu belirsiz bir hal almıştı. Atatürk; Hatay’ın Türkiye’ye katılmasına büyük önem vermekteydi. Bu nedenle doktorların kesin dinlenmesi talimatına rağmen Hatay’a gitti. Burada incelemelerde bulundu. Bu durum Hatay halkı üzerinde önemli etki bıraktı. Yapılan oylama sonucu Hatay aynı yıl Türkiye’ye katıldı.
Bu yoğun tempo Atatürk’ün hastalığının artmasına neden oldu. Tüm dünyaya örnek olan büyük önder, 10 Kasım 1938 yılında saat dokuzu beş gece İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu.Bu haber Türk milletini ve bütün dünyayı derin bir üzüntüye boğdu.
19 Kasım günü naaşı, top arabasıyla Gülhane Parkı’na götürüldü. Buradan Yavuz zırhlısı ile İzmit’e oradan da özel bir trenle Ankara’ya getirildi.

21 Kasım 1938 tarihinde yabancı devletlerin de gönderdiği askeri birliklerle temsil ettiği büyük bir devlet töreni yapıldı. Naşı, Etnoğrafya Müzesi’nde hazırlanan geçici kabre konuldu.
-- sponsor içerik --

---